1920'lerde yaklaşık 150 bin Türkçe konuşan Müslüman, çoğunluğu Makedonya'da olmak üzere Eski Yugoslavya'da yaşamaktaydı.1923-1933 yılları arasında yaklaşık 110 bin göçmen Türkiye'ye gelmiştir. II. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında göç durmuş hatta yönetim tarafından engellenmiştir.
1950'lerde Yugoslavya'dan serbest göç başlamış, 1952-67 yılları arasında tamamı serbest göçmen olarak yaklaşık 175,392 kişi gelmiştir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Yugoslavya'daki Türklerin tam nüfusunu belirlemek güç olmuştur, çünkü politik atmosfere göre Türkler kendilerini Pomak veya Arnavut olarak tanımlamışlardır. 1970 ve 80'lerde 4500 den daha az göçmen gelmiştir.
Eski Yugoslavya'dan en yoğun göç Bosna-Hersek savaşı sırasında yaşanmıştır. Fakat Balkanlardan gelenlerle karşılaştırdığımızda farklı bir nitelik arz etmektedir. Çünkü Bosna-Hersekli Müslümanlar yani Boşnaklar, Slav asıllı olup sonradan Müslümanlaşmış bir topluluktur. Fakat bir süre Osmanlı hakimiyetinde yaşadıkları için Türkleri tanımaktadırlar.
1991 yılı ortalarından sonra çeşitli Avrupa ülkelerine Bosna-Hersek'ten göç etmek zorunda kalan savaş mağduru veya tehdit altında kalan insanlar olmuştur. 1992 den bu yana Türkiye, ortak kültürel geçmişin varlığı ve "Müslüman ülke" olması nedeniyle Boşnakların "güvenli yer" olarak sığınma talebinde bulundukları ülkeler arasında yer almaktadırlar. Türkiye'ye yaklaşık 20.000 kişi gelmiştir. Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye'deki sığınmacı sayısı çok yüksek olmamakla birlikte "geçici sığınma statüsü" içinde yerleştirilmeleri sağlanan Bosnalı göçmenlerin bir kısmı Türkiye'de kalmayı ve vatandaş olabilmeyi istemektedirler. Savaşın bitiminden sonra Türkiye'deki Boşnaklar Mayıs 1996 dan itibaren ülkelerine dönmeye başladılar. 121 kişilik ilk grubu kısa sürede 2000 kişilik bir grup izledi.
Görüldüğü gibi daha önceden Balkan ülkelerinden gelenlerden farklı olarak Boşnakların hem geliş nedenleri (savaş), hem nitelikleri(Müslüman oluşları ama Türk olmamaları), hem değerlendirildikleri statü (sığınmacı), hem de beklentileri (Türkiye'yi nihai hedef olarak değil, başka ülkelere geçmek için bir basamak olarak görmüşlerdir.) farklılık arz etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder