Her karış toprağı şehit kanları ile sulanmış, asırlar boyunca şanlı tarihimize ev sahipliği yapmış olan vatanımız her Türk için kutsaldır. Türlü zorluklar ve fedakarlıklar sonucu kazanılan Kurtuluş Savaşı ile Atamız bize üzerinde özgürce yaşadığımız bir vatan bırakmıştır. Bu vatanın korunması tüm Türk Milleti'nin birinci vazifesidir. Bu nedenle iç ve dış, potansiyel düşmanlara karşı gereken önlemlerin, her türlü askeri ve güvenlik tedbirinin alınmış olması vatanımızın geleceği için son derece önemlidir. Ve Türk Ordusu bu asil görevi üstün bir başarı ile yerine getirmektedir.
Ancak vatanın korunmasında askeri tedbirler kadar önemli olan bir başka alan daha vardır ve bu alanda tüm Türk Milleti sorumluluk üstlenmelidir. Bu da, vatanın birlik ve bütünlüğünün korunmasında verilecek fikri mücadeledir.
Atatürk yaşamı boyunca halkımızı, halkı çatışmaya teşvik eden, huzuru ve düzeni bozan, ülkeyi felakete sürükleyebilecek, menfaat grupları arasında kavgalara neden olacak ideolojilere karşı uyarmış, böyle tehlikeli ideolojilerle mutlaka fikri alanda mücadele edilmesi gerektiğini söylemiştir. "Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığı ile, hakkı ile, birliği ile çatışan tüm yabancı öğelerle mücadele gereği telkin edilmelidir." diyerek, yeni neslin de bu mücadele için bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Atatürk'e göre komünizm ve faşizm bu tarifin içinde yer alan, milletin geleceği için son derece tehlikeli ideolojilerdir ve Atamız özellikle komünizmin "her görülen yerde mutlaka ezilmesi gerektiğini" bildirmiştir. Büyük Önder, her iki ideolojinin de gerçek yüzünü çok iyi kavramış ve halkımızı da bu konuda bilinçlendirmek için gayret etmiştir. Bir konuşmasında Atatürk, söz konusu ideolojilerin tehlikelerine şöyle dikkat çekmektedir:
Biz büyük savaşlar görmüş, büyük bir milletiz... Ama savaşçı değiliz, barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya milletlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor.
Her ülke, gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. İtalya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka, bir büyük tehlikeli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz, milliyetçi demiyorum, ırkçıdır diyorum.
Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış, onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil, dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının, fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir...
... Hayır, ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji de memleketimizin, ulusumuzun gerçeklerine, karakterine asla uymaz. Şunu da ilave edeyim ki, ne faşizmin ne de Nazizm'in sonu yoktur.
Bu sözler Atamızın ne kadar ileri görüşlü olduğunu bir kez daha göstermektedir. Her iki ideoloji de arkalarında milyonlarca ölü, binlerce sakat insan bırakmış, girdikleri her ülkeye acı, yıkım ve felaket götürmüştür. Bu ideolojiler, içten içe milleti kemiren ve sömüren ideolojilerdir.
Gerçek vatanseverlerin bu ideolojilerle fikri alanda mücadele etmeleri, Atamızın önemli bir vasiyetidir. Türk Milleti, sağlam karakteri, yüksek seciyesi ve Atamızın bizlere kazandırdığı bilinç sayesinde bu tarz ideolojilerin etkisine hiçbir zaman girmemiştir ve Türk milliyetçilerinin fedakarane çalışmaları sayesinde de bu ideolojiler vatanımızda asla başarıya ulaşamayacaklardır.
Ancak bu gerçek, tehlikenin önemini azaltmamaktadır. Üstelik ülkemiz gerek jeo-politik konumu, gerekse sahip olduğu tarihi miras nedeniyle her zaman için yıkıcı ve güçten düşürücü saldırılarla karşı karşıya kalma riski altındadır.
Ayrıca unutulmamalıdır ki, faşizm ve komünizm başta olmak üzere bütün din-dışı ve materyalist ideolojiler, milli birliği, bütünlüğü, manevi değerleri hedef almaktadırlar. Materyalistler vatanlarına, bayraklarına, milletlerine değil, kendi kişisel menfaatlerine bağlıdırlar. Milliyetçi değil, enternasyonalisttirler.
Milletin mutluluğu için değil, kendi mutlulukları için çalışırlar. Büyük Önderimizin bize öğrettiği ve bıraktığı vasiyet ise, milli ve manevi değerlere bağlı, vatanını, bayrağını, milletini seven, milli ahlak inancına sahip olan, mukaddesatını korumak için gerekirse canını verebilecek insanlar olmaktır. Atamız, bizim ve bizden sonra gelecek nesillerin, dindar, milliyetçi duygular taşıyan, vatanı ve bayrağı uğruna hayatını ortaya koyan, yaşamı boyunca milletinin mutluluğu için çalışan, aile kurumunun kutsiyetini savunan insanlar olmamızı istemektedir.
Materyalist zihniyet ise, Atamızın bize kutsallığını öğrettiği tüm bu değerlerin karşısında yer almaktadır. Dolayısıyla milliyetçi ve vatansever insanların, yalnızca bu iki ideolojiye karşı değil, materyalist tüm sistem ve ideolojilere karşı fikri mücadele içinde olmaları, sinsi odakların kirli oyunlarına gelmemek için dikkat göstermeleri şarttır.
Atatürk ilkelerinin en yakın takipçisi ve koruyucusu olan kahraman Türk Ordusu vatanımızı her türlü tehlikeye karşı gururla korumaktadır. Bizlere düşen de, vatanımızın korunmasının temel aşamalarından biri olan, söz konusu fikri mücadeleye imkanlarımız doğrultusunda katkıda bulunmaktır. Unutmamak gerekir ki, Atatürk'ün asıl isteği, bizim, Onun "fikirlerini, duygularını anlamamız ve hissetmemiz"dir. O zaman herkes bir Mustafa Kemal olacak ve Atamızın ülküsü tam anlamı ile gerçekleştirilecektir.
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder